Arkadaşımın eşi Zeynep (6)

Merdivenleri öpüşe öpüşe, aheste aheste çıktık. Bir elimle kalçalarını sıkıştırıyor, diğeriyle memelerini avuçluyordum. Meme uçları elime batıyordu. Zeynep’in eli sikimdeydi. Pantolon üstünden sertçe tutuyor, okşuyor, ileri geri sıvazlıyordu. İri yeşil ve buğulu gözleriyle bana uzun uzun bakarak “Bu kocaman sik benim! Sadece benim!” dediğinde, içim iyice hoş oldu. Sikimi karnına dayayarak, bu muhteşem kadını uzun uzun ve ıslak ıslak tekrar öptüm. Dillerimiz yine iç içe geçti. Odalarının kapısına gelmeden, beni yandaki bir koridora soktu. Işığı açmadı, karanlıkta ilerledik. Sağdaki bir kapıyı araladığında, Ceyda’ya ayırdıkları odaya bir başka yoldan geldiğimizi anladım. Zeynep soluk ışıklı bir gece lambasını yaktı, bahçeye bakan pencereyi açtı, benden bir sigara daha istedi. İki nefes alıp kül tablasına bıraktı ve iç kapıyı açarak yatak odalarına gitti. Bir süre bakınıp geri geldi. “Mehmet kanapeye yatmış, horul horul uyuyor” dedi. Eli sigarasına giderken, kollarımı beline doladım, kendime çektim, sarıldım. “Sen benim hediyem misin?” diye sordum. “Asıl sen benim hediyemsin” dedi ve tekrar öpüşmeye koyulduk. Sikimi deli gibi sıvazlarken, dudaklarını ısırmamı ve acıtmamı istediğini söyledi. İnim inim inliyor, öpüşürken kıvranıyor ve ara sıra titriyordu. Bir yandan, siyah kolsuz bluzunu zor da olsa çıkardım. Diğer taraftan, elim ince şortunun üstünden diri kalçalarını sıkıyordu. Zeynep dudaklarımdan ayrılmıyordu. Üstü çıplak şekilde, dudaklarımı bırakmadan, beni duvara yasladı. Yatak odalarının otuz santim yanında, neredeyse kapının eşiğindeydik. Ama ne Mehmet ne başkası umurumuzda değildi. Sert hareketlerle beni soydu. Gömleğimi çıkarıp yere fırlattı. Pantolonumun kemerine sarıldı. Yardım etmek istedim. “Sen karışma” dedi. Bir çırpıda kemeri çözdü, düğmelerimi açtı ve pantolonumu sıyırıp attı. Önüm dimdik, boxer’la kalmıştım. Şortunu alelacele çıkararak ayaklarının yanına bıraktı. Üstünde sadece ince, siyah, dantel külodu kalmıştı. Dalgalı, kızıla çalan, vücudu gibi enfes parfüm kokan saçlarını kokladım. Başını ellerimin arasına aldım. Hafifçe aşağı bastırarak, önümde diz çökmesini istemiştim. O güzel ağzına vererek, dudaklarını ve dilini sikimin etrafında hissederek sikişe başlamayı hayal etmiştim. İnlemenin de ötesinde bir sesle, hırıldayarak; “Sik beni Can!” dedi ve beni çekerek yatağa itti. Ben daha yatağa tam uzanmamışken, külotunu bir çırpıda çıkardı ve üstüme yattı. Ağzı yine ağzımla birleşmişti. Deliler gibi öpüşüyorduk yine. Bu kez o benim dudaklarımı acıtıyordu. İkimiz el ele vererek, külotumu birlikte çıkardık. Uzun, tadını çıkaracağımız, birbirimizi saatlerce okşayacağımız bir sevişme hayal ederken; bir anda doğrulup sağ elini demir gibi olmuş sikime attı, kavradı ve amına doğru yönlendirdi. Aman Tanrım! Ben böyle dar bir am görmemiştim. Beni içine almakta zorlanıyor, sağa sola ve aşağı yukarı hareket edip beni tam kavramaya çalışıyor, ama sikimi o daracık amına sokamıyordu. Ani bir kasık darbesiyle Zeynep’e yardımcı oldum. Yavaş yavaş üzerime oturdu ve ağzından çıkacak sesleri bastırmak için dudağını ısıra ısıra kendini aşağı bıraktı. Gözlerimi yukarı çevirdim. Ellerim memelerini avuçlarken; yüzünün kasıldığını, yanaklarının al al olduğunu, gözlerinden yaş geldiğini gördüm. Amında yavaşça hareket etmeye başladım. Göt deliği gibi dar, alev alev bir amdı. Çok da büyük bir sikim olmamasına rağmen, beni zorlanarak ve ağır hareketlerle, anca aşama aşama, azar azar içine almaya başladı. Sikimin vantuz gibi emildiğini hissettim. Çok ıslak, ateş gibi kavurucu, ama çok dar bir koridora zar zor girdim. Yukarı doğru ilk darbeyi çok temkinli, kontrollü yaptım. Sikim köküne kadar girdiğinde, Zeynep “Ohhhhh!” diyerek kendini saldı. Üstüme tam oturdu. Sikimi usul usul geri çekip bir daha abandım. Gerçekten sanki göt siker gibiydim. Nispeten yeni evli ve doğum yapmış bir kadının böyle bir amı olabileceğini düşünmezdim. Her şey muhteşemdi. Birbirimize alışıp müthiş bir zevk içinde yukarı aşağı gitmeye yeni başlamıştık ki; Zeynep sağ elini amı ile sikim arasına soktu. Klitorisine dokundu. İki-üç gitgel yaptı ve sarsıla sarsıla, inleye inleye, bağıra bağıra boşaldı. Ne Mehmet, ne komşular, ne de bakıcı ve kızı umurunda değildi. Amının yaşadığı spazmı sikimin etrafında çok yakından hissetmiştim. Derin derin kasılmış, sikimi daracık amının içine hapsetmiş, istemli veya istemsiz olarak çok kısa sürede patlamıştı. Erkek olarak, Zeynep gibi bir kadını bu kadar kısada sürede getirdiğim için, içgüdüsel bir gurur duydum elbette. Ama çok çabuk olmuştu, ben yarrak gibi ortada kalmıştım ve bu işin devamının nasıl gelişeceğine ilişkin fikrim yoktu.

Zeynep uzun bir süre üstümde kaldı. Boynuma sıkıca sarılmıştı. Nefes alıp verişleri normale döndüğünde, kollarını gevşetti. Ter içindeydik. Göğüsleri göğsüm üzerinde ezilmişti. Götünün sıcaklığını taşaklarımda hissediyordum. Amı sırılsıklamdı. Aniden, “Özür dilerim” dedi. Şaşırmıştım. Neden özür dilediğini sordum, tekrar sarıldı ve her yerimi öpmeye başladı. Dudaklarım, yanaklarım, saçlarım, boynum, omuzlarım, göğsüm derken; karnıma doğru indi. Beni hem süper manikürlü elleriyle okşuyor, hem de dudakları ile dilini sikime yakın bölgelerde dolaştırıyordu. Ellerimi saçlarına hafifçe bastırarak durmasını işaret ettim. Birbirimize gülümseyerek baktık. “Kendimi belli ki çok hazırlamışım sana. O yüzden hemen geldim” dedi. Onu ta en baştan bu yana çok etkilediğimi, kafasında kurmuş olduğu hayaller sayesinde ön sevişme safhasını çoktan geçtiğini, içinde uzun süredir ateşler olduğunu, tek bir dokunmayla patlama yaşamaya hazır olduğunu söyledi. Konuşmasına ara verdi ve dilini sikimin etrafında dolandırdı, sikimi boydan boya yaladı, en nihayet sikimi ağzının içine hapsetti. Ben saçlarını sıkı sıkı tutarken, o da eliyle taşaklarımı sıkıştırıyor ve bir yandan da parmaklarını göt deliğime doğru kaydırıyordu. Bir süre yalayıp emdikten sonra, doğrulup kendini geri çekti ve yanıma uzandı. “Çok mutluyum Can” dedi. “Beni sen mutlu ettin” diye ekledi. “Biliyor musun, biz Mehmet ile hiç öpüşmüyoruz artık. Sayende bu tutkuyu hatırladım. Öpüşmek çok önemli gösterge” dedi.

Sarılarak, saçlarını okşayarak, gülen gözlerine aynı şekilde bakarak cevap verdim Zeynep’e: “Sen benim için hiç hesapta olmayan piyango gibisin. Sana böyle sürpriz şekilde ulaşmışken; keyfini tam çıkarmadan bırakmam seni” dedim. Gülerek “Seviştik işte. Daha ne yapmak istiyorsun benle?” diye sordu. Amından, götünden defalarca sikeceğimi; ağzına patlatacağımı, memelerinin arasına fışkırtacağımı, benim de böyle hayallerimin olduğunu söyledim. “Bak bak bak! Ne hayaller kurmuşsun sen! Bunlar çok iddialı şeyler Can Bey!” dedi. Ardından kıkırdayarak bana tekrar sarıldı. “Dildoyu sen mi bana sokacaksın, ben mi sana sokacağım?” dedi. “Seni evire çevire sikeceğim birazdan. Dildolu veya dildosuz” dedim.

Zeynep aşağı inip kahve yapacağını, isteyip istemediğimi sordu. Saat gece 01.30 olmuştu. Kahve yerine viski istedim. Biraz sonra bir şişe viski, meyve, kuruyemiş ve kahveyle geri geldi. Bana viski verip kahvesinden iki yudum aldı ve yatak odalarına geçti. Duş sesini duyunca, ara kapıyı açtım. Ceyda’nın odasından, Mehmetlerin yatak odasında duş alan Zeynep’i gayet net görebiliyordum. O da belli ki beni görüyordu. Muhteşem götünü sabunlayarak bana döndürüyor, domalarak deliğini gösteriyor, memelerini duş kabininin camına dayayarak sikimi kaldırıyordu. Duştan çıktı, odasında bir süre dolandı, üstüne küçük bir havlu sarınarak yanıma geldi. “Mehmet acayip sızmış, kanapede horlayarak uyumaya devam ediyor” dedi. “Neden kanapede yatmış? Kocaman yatağı bize mi bırakmış?” dedim. Boynuma sarılarak, “Bilmem ki. Birazdan anlarız” dedi…

CanElsa (3 Ekim 2021)
Publicado por canelsa
há 2 anos
Comentários
Por favor, ou para publicar comentários